Ekin'le evdeyiz. Tornumlayım ya... Elbette
birlikte eğleneceğiz.
Önce kucağıma aldım. Şarkı söyledim.
Müziğin ritminde dans ettik. Öyle kahkaha atarak falan gülmüyor.
Sadece mutlu görünüyor. Fış fış kayıkçı oynadık. Sonra yerde oturduk.
Ayaklarımızı açtık. Ayaklarının arasına topu fırlatıyorum. Fırlatırken:
- Heyyy, top geliyorrr! Yakala
Ekinnn!" diye bağırıyorum.
Topu tutuyor. Bana bakıyor.
- Haydi, at bana Ekincim!"
diyorum.
Önce gözlerimin içine sonra topa bakıyor.
Adeta beni kırmamak için topu bana atıyor. Ben ne kadar çoşkulu,
duygularını abartarak ifade eden çılgın bir babanneysem, Ekin bi o kadar sakin,
serinkanlı bir bebek.
-Ekincim ben sana yemek yapayım. Birlikte
hapur hupur yiyelim, ne dersin? dedim. Yorumunu beklemeden ayağa fırlayıp
mutfağa yöneldim. Artık nasıl dangul dungul hareket ettiysem, dizimi mutfak
girişindeki masanın demir ayağına çarpıverdim. Canım fena yandı:
- Ahhh! diye bağırdım. Sandalyeye oturdum.
Hem dizimi ovuyorum, hem "ayyy! ahhh!oyyy oyyy!" diye
söyleniyorum.
Tam o anda Ekin'in sesi geldi. Baktım.
Önce tülün altına giriyor. Sonra tülü çekip
- Ceeeee! diyor. Şaşırdım. Tekrar tülün
altına saklandı. Sonra tülü yana çekti. Gene:
- Ceeee! dedi. Aaaa! Yoksa beni
güldürmeye mi çalışıyor?
Ekin'in "ceee" si iyi geldi.
Şaşılacak şey! Dizimin "uf"u şıp diye geçiverdi:)
Nasıl güzel bir terapi böyle, çok etkilendim.....
YanıtlaSilSorma Tuşpa, Ekin'in "ceee"si bir kaşık şurup gibi... Uf'uma iyi geldi:)
SilNe sefkatli bir cocukmus bu Ekin, babannesini cok seviyor olmali:)
YanıtlaSilÇook şefkatlidir. Ekin'in şefkati şifa verir:)
Sil