31 Mayıs 2018 Perşembe

Çocuk Ve Şiir


Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun

Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum

Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar 

Aziz Nesin/Çocuklarıma



28 Mayıs 2018 Pazartesi

Ve Ege Ve Hayvan Sevgisi Ve Minik Buzağı


Niloya adlı bir çizgi film ve aynı isimde resimli çocuk kitap serileri var. Ege ile çektirdiğimiz bu fotoğrafları görünce, Niloya'nın  yavru civcivler, yavru sincap gördüğünde, "Aaayy! çok tatlı! Her şeyin miniklerini çok seviyorum." demesi aklıma geldi.  Hatta Benekli diye bir inek vardır çiftlikte. Ve Niloya ile arkadaşları Benekli'nin  bir yavru doğurmasına şahit olurlar. İneğin yavrusuna buzağı dendiğini öğrenirler. "Bu- za- ğı... Ne değişikmiş." derler. Buzağı annesinin memesinden süt emer. Ayağa kalktığında yürüyemez, yere çöker. "Ayy! Ne kadar miniiik! Daha yürüyemiyor." derler. Buzağıyı severler.  Her canlının önce küçük olduğunu, sonra büyüdüğünü anlatır babannesi. Minik buzağının adını Miniş koyarlar. 

Ege ile babannesi de çiftliğe gitmişlerdi. Minik buzağının yanına gidip, sevmişler, "Ayyyy çookk tatlı! Minicik!" demişlerdi. Babannesi Ege'ye sarılmış. "Sen de insan yavrususun. Seni çok seviyorum miniğim." demişti:)



26 Mayıs 2018 Cumartesi

Ege İle Parmak Ucumuzdaki İlham - Ninja Oyuncağı Yapmak



Torunlarımla bir araya geldiğimizde, kendi oyuncağımızı kendimiz yapmayı seviyoruz.  Ege'nin babasının, annesinin, sanırım daha çok Cihan amcasının zamanında çok popüler olan ninja kaplumbağalarının  çizgi filmleri ve elbette oyuncakları vardı. Neydi adları? Leonardo, Donatello, Michelangelo, Raphael. Bildiğiniz gibi her biri İtalya'nın Rönesans dönemininin en meşhur ressamlarının isimleri...   Çizgi filminin hoş bir  jenerik müziği olduğunu hatırlıyorum.  Filmde ninjalar pizza yerler, bizim çocuklar da pizza yemek isterlerdi.  Çocuklarım büyüdü, hatta büyük oğlumun çocukları oldu. Ninja Kaplumbağa'larının halen çizgi filmleri, sinema filmleri ve oyuncakları popüler olmaya devam ediyor.



Bir seferinde  Ege ile bir araya geldiğimizde,  kendi ninjamızı kendimiz yapmaya karar verdik. Evdeki kartonlara ninja benzeri karakterler çizdim. Ege boyadı. Ben kestim. Her birinin arkasına elimizle tutup kareket ettirebileceğimiz karton şeritler yapıştırdık.  Birlikte oynadık. Çok mutluyduk:)





21 Mayıs 2018 Pazartesi

Ve Ege Ve Ekin Ve Yürümenin Keyfi

“Yolu değiştirmek, sınırların dışına çıkmak, eve farklı rotalardan dönmek, 
kısacası kaybolmak insana hep yeni şeyler keşfetme imkânı sunar.”  

(Rebeca Solnit/Yürümenin Tarihi)


"Yürümek, az gidilen yolu seçmektir. Kişi, yürümeyi seçtiği yolun bedelini öder. 
Yürümek, geri adım atmayı içine sindiremez, sindirmemelidir, kişi buna izin vermemelidir. 
Çünkü, yürümek gitmektir, arkana dönüp bakmadan gidebilme cesaretini gösterebilmektir." 

(David Le Breton/Yürümeye Övgü)

19 Mayıs 2018 Cumartesi

Ege Ve Çiçek Bilgisi


Dünyanın muhtelif yerlerinde yaşıyoruz. Çok şükür internet devrindeyiz. Çocuklarım ve torunlarımla görüntülü görüşüp, bir nebze de olsa  hasret giderebiliyoruz.

Bu akşam torunlarımla görüntülü konuşurken, Ege nerede olduğumu sordu. Yazlık evde olduğumu söyledim. Ekin Büşra ablasının kucağında, Ege hemen yanlarında koltukta oturuyorlardı. En tatlı, en masum torun bakışlarıyla beni dinliyorlardı. Dedim ki:
- Çocuklar, nasıl güzel çiçekler var burada anlatamam. Sarı sarı papatyalar, pembe pembe papatyalar, yasemin çiçeği var. Göreceksiniz.  Yaseminin minicik minicik  beyaz çiçekleri var. Bir bilseniz, nasıl şahane kokuyorlar. 

O kadar tatlı dinliyorlardı ki, coştum ben tabii... Dedim ki:
- Sabah uyandığımda çiçeklerin yanına gidiyorum. Merhaba papatya, merhaba yasemin diye çiçekleri selamlıyorum. Çiçekler  rüzgarın ritmiyle böyle sallanıyorlar, ve sallana sallana bana merhaba diyorlar. 
Ege:
- Babanne öbür çiçekten de var mı, diye sordu.
- Hangi öbür çiçek Egecim?
- Hani vardı ya... neydi adı... hımm... şeydi... yüzük çiçeği, dedi.
- Var  tabii... dedim önce. Sonra...
- Egecim var dedim ama... Yüzük çiçeğini hatırlayamadım.  Nasıl bir çiçekti o? Yüzük şeklinde miydi?
- Hani çiçekleri  sarkan çiçek vardı ya, hani böyle, dedi.
Ayağa fırladı. Sonra  başıyla ayaklarına kadar yere eğildi.
- Hani böyle... 
Anladım. 
- Aaa! Çok yaklaşmışsın Ege. Küpe çiçeğini söylüyorsun. 
Kulağımdaki küpeyi gösterdim. 
- Hani böyle sallanan çiçekleri vardı di mi? dedim.
Hoşuna gitti. Başını sallayarak evet, dedi.
- Evet, evet... Var Ege, dedim.

Valla torunum diye söylemiyorum, küpe çiçeğini hatırlamasına, küpe çiçeğini tarif edişine bayıldım:)


18 Mayıs 2018 Cuma

Ege Ve Parmak Ucumuzdaki İlham / Kağıt Gemi


Ah, küçücük gemi, sulara attın şimdi kendini, delisin
Ah, yakarlar seni, dönemezsin bir daha geri, delisin
Ah, deniz olayım, tuzumu rüzgarda savurayım, deliyim
Ah, ne yelken ne yel, köpüklerde kaybolayım, deliyim.

Ezginin Günlüğü'nün şarkısı Gemi ne harika bir şarkıdır. Ege ile Ekin'in babannesi, hem Ezginin Günlüğü'nün şarkılarını sever, hem gemileri sever, hem de kağıttan gemi yapmayı sever. Ve en çok da Ege ve Ekin'le oynamayı sever:)

İşte günlerden bir gün, Ege ile başbaşa kaldığımızda, masada müsvette kağıtlar görünce:
-Egecim  kendi oyuncağımızı kendimiz yapalım mı ne dersin, diye sordum. Durur mu, 
-Olur babanne, yapalım, dedi.  

Peki ben ne dedim? Ohooo! Babanne sarhoşu olarak coştum... Coştum... Dedim ki:

- Mesela, şimdi bir kaç küçücük gemi yapsak...  Ohhh! Küçücük gemilerimizi sulara atsak.... Hey Ege... Niye duralım ki...  Cuump!  Gemiyle birlikte biz de suya atlasak... Her gemi biraz deniz... Biz de deniz olsak...  Her yanımız mavi... Her yanımız yel... Her yanımız tuz... Heyyy!... Tuzumuzu rüzgarda savursak... Ne yelken... Ne yel Ege... Köpüklerde kaybolsaakkk! Deliyizz!

Babanne ve Ege...  Tam gaz... Bir değil.. İki değil... Tam üç tane kağıt gemi yaptık. Önce pipetlerle üfledik gemilerimize... Rüzgar yaptık... Uçtuk... Uçurduk. Sonra sahiden suya girdi Ege... Banyo yaparken küçücük gemilerimizi pupa yelken yüzdürdü. Çok eğlendik.