Koronavirüs salgını nedeniyle, yurt dışı çıkışlar yasaklandı. Hatta yurt içinde bile şehirler arası yolculuk yasak. Çocuklarım Amsterdam'da. Süreç umduğumdan uzun olacağa benziyor. Yaz sonuna kadar yurt dışına çıkışın mümkün olacağını düşünmüyorum. Efkarlıyım.
Ece Temelkuran'ın bir yazısında okumuştum. Efkar, Türkçe bir duygudur diye yazıyordu. Sahiden bazı kelimelerin başka dilde karşılığı yok mudur? Du bi... Derhal bu nazik mevzulardan hayallerime zıplamalıyım, yoksa şimdi gözlerimden yaşlar boşalıverir.
İşte böyle efkarlı efkarlı yemek yaparkene... Kim bilir uçuşlar ne zaman başlayacak... Kim bilir ne zaman görüşeceğim sevdiklerimle diye düşünürken ben... Birden dedim ki, uçuşlar hemen başlamasa bile sınırlar daha önce açılacaktır. Atlarım arabama. Giderim Amsterdam'a! Birden nasıl mesut insanlar fotoğrafhanesinde poz verir gibi endam sergiledim anlatamam. Evet ya... Çok eskiden bu kadar sık uçuşlar var mıydı? Örnekse, yıllar önce amcamlar Almanya'dan arabayla gelir giderlerdi. Şimdi yollar bin kat daha güzel. Araçlar otomatik, klimalı. Ne olacak ki?
Uçakla yolculuk, ilk etapta korona için tehlikeli olacaktır. Ne bileyim, sıkışık koltuklar, koltuk sayısı düşürülse de feci pahalı olabilir. Otomobil hatta trenle seyahatin daha önce gerçekleşebileceğini hayal etim.. Veya bir karavanım olsa, dedim... Zaten yıllardır karavanla dünya seyahati düşlerdim. İşte bunun minnağını gerçekleştirebilirim. Ver elini Amsterdam! Hayal bu ya:) Çocuklarıma kavuşurum. Gene eskisi gibi sarılıp koklaşırız. Hahha! Bayıldım bu hayalime vallahi. Bakın işte, efkarım dağıldı gitti.
Efkar sahiden Türkçe bir duygu mu ki:)